30 Mayıs 2007 Çarşamba

tez, tez bitsin artık....


benden başka hangi manyak yüksek lisans tez konusu olarak mezarlıkları çalışır [ben 3-4 tane tanıyorum aslında]...
.
neyse, çalışma alanım olan Karacaahmet Mezarlığı' nda [saygıda kusur etmiyorum farkettiniz üzre, baş harfler büyük kesme işareti desen en afillisinden] fotoğraf çekmek için bulunduum bir zaman gözüme takılan bir kareyi taşımak istedim. yorum yapmıycam...
.
ben bu yazıyı esas "bu tez bitmek zorunda" demek için yazıyorum. nihayete erdirmek amacındayım, ptesi hocamla konuşcam, 10 gün gibi bir süre sonrada da jüriye giricem.. haydi hayırlısı :)
.
saçmalıyorum sanırım, olur böyle şeyler mazur görün..

29 Mayıs 2007 Salı

artık algılayamıyorum



günler akıyor,
[araya sıkıştım]
zaman sabit...




zaman, kişiden kişiye göre değişebilen bir algıdır...

27 Mayıs 2007 Pazar

sevilen bi kulmuşum...

... ki eşşeimi önce kaybettim sonra buldum

bir iyi haber daha






koseri iptal oldu, gelmiyo die kahrolduum grup AIR , 24 temmuzda bizimle..

ustelik de babylon gibi dapdaracık bi mekan yerine onlara yakışır bi mekanda Kuruçeşme Arena'da.. hoş orasıda pek ahımşahım bir yer diil ama, en azından geniş anacım

not: hala link verememekteyim, artık gerizekalı olduğumu düşünücem, yada bi ayrıntıyı kaçırıyorum.. neyse detayları öğrenmek isteyenler biletix'e bakabilir...

EDIT: Bu yazıda bi cenabetlik var, kesinlikle link veremiyorum... "nerde yanlış yaptıımı anladım du bi yazıyı düzeltiim" dediim arkadaşlarada mahçup oldum şimdi, neyse kusura bakmayın artık :))

26 Mayıs 2007 Cumartesi

Alice's Adventures in Wonderland


Yıllar önce duyduğumda dumur olduğum bişeyi sizinle paylaşmak isterim.....
Çocukluğumun hikaye kahramanı Alice, meğerse hikaye kahramanı değilmiiş, gerçekmiş!!
Buda kedisinin 1859 yılında 11 yaşındayken Alice Harikalar Diyarında'nın yazarı , aynı zamanda matematikçi, aynı zamanda din adamı ve yine aynı zamanda fotoğrafcı olan Lewis Carroll tarafından çekilmiş fotoğrafı...
not: yine link veremiyomm... çıldırıciimmmm.. imdat!!

24 Mayıs 2007 Perşembe

[.......]



köşeliyim, sertim, sivriyim....



sanırım köşelerimi biraz yuvarlatmam gerekiyor.. belki de biraz yuvarlanmam gerekiyor ki köşelerim törpülensin, nasır tutsun??

21 Mayıs 2007 Pazartesi

neredeyse 6 senedir görmediğim insanlar [insanlar diyebiliyorum bilmem kaç senelik arkadaşlarımı tanımlamak için... şimdi farkettim] vardı dün akşam yanımda [yada ben onların yanındaydım] ...

hemen herkesde dikkatimi çeken şey, gözlerin kenarlarındaki çizgiler....
bu çizgilerden mi yoksa geçen zamandan mı kaynaklanıyor bakışlardaki yabancılaşma onu çözemedim. sadece bakabildim insanlara, kenarları çizgili gözlerimle..



17 Mayıs 2007 Perşembe

yorulmuşum bee..

herşeyden o kadar sıkılıyorum ki, şuraya bişeyler yazıım/ekiliim diorum onu bile yapmıorum, sayfayı kapatıorum.. bugun tam bişey yazasım tuttu modemin azizliine uğradım~sinir oldum....
biraz geçmişte dolandım unuttuum bi anı yakaladım ve beraberimde getirdim..
bu fotoyu ilk gördüümde 5. sınıftaki halim gelmişti aklıma. bugun bu footyu gördüümde ise hem bu fotonun çekildii an hemde 5. sınıftaki halim geldi aklıma :)

sanırım saçımı kestirceem... efet efet kestircem..










12 Mayıs 2007 Cumartesi

sevinsem mi üzülsem mi bilemedim...

bir iyi haber........kesinleşti





















bir kötü haber.... iptal edildi........ ben bittim been... walla çok koydu







9 Mayıs 2007 Çarşamba

...."Isaret ederken birine, 3 parmagimiz kendimize donuk duruyor"


hediciim, izninle başlığını kullanıyorum... saol anımsattığın için....


benim çocukluğumda çarşıya çıkılırdı. minibüsten iner inmez bi simitçi bulunur, simitleri yerken de vitrin bakılırdı..
annenin arasıra çocuk için tuvalet bulması gerekirdi, bazen de çocuğu kucağında taşıması.. ama yine de huysuzluk yapmazdı çocuk...
çok talihsiz bir gün olması gerekirdi ki baloncu görülmesin..
benim çocukluğumda balon satan insanlar vardı sokaklarda. uzunca bi sopanın etrafına bağlanmış uçan balonlarla ordan oraya gezerlerdi. hepbir aradayken ucan balonlar, çook büyük bir üzüm salkımına benzerlerdi gökyüzünde salınan. o salkımın hepsini isterdi çocuk, ama payına yalızca 1 tane düşerdi.
uçan balon anne tarafından çocuğun el bileğine dikkatlice bağlanır, ucuna bide fiyonk atılırdı. çocuk annesine sıkı sıkı tembihlerdi sağlam düğüm atmasını, korkardı çünkü balonun kaçmasından..
bileğinde rengarenk balonu, dans ederek giderdi eve.. eve gidip de bir an önce balonun serbest bırakmak isterdi. sadece evin içindeyken korkamadan oynayabilirdi balonuyla.. ama bunu hiç başaramazdı. mahalleye girer, sokakta oynayan arkadaşalrını görür ve hep beraber başlarlardı balonla oynamaya ama balonun ipini hep sağlam tutmak koşoluyla..

.

.

.......oyunun en keyiflendiği yerinde balon birinin elinden kurtuluverirdi...

daha yeni başlamışlardı oysa,
hevesini alamamıştı bile...






çocuk geç anladı.. uçan balonların kendilerini ortaya çok az koyduklarını ve teslim olmadan kaçtıklarını...





6 Mayıs 2007 Pazar

renk mi??.....

hay hay.....

nekadar zaman oldu bu renkleri görmeyeli..

5 Mayıs 2007 Cumartesi

uç uca...

..ekliyorum.

.

.

.

"zaman bazen çok hızlı, bazen çok yavaş"

3 Mayıs 2007 Perşembe

aralıksız...


....uyuyorum/kaçıyorum..

1 Mayıs 2007 Salı

ışıksız..

...bir ortam heryerde karanlık diye bilinir.
bunun ölçülebilir bi durum olmadığı GÜN gibi aşikardır.
yani karanlık hep aynı karanlıktır, onu değiştiren şey ise IŞIK KAYNAĞI.
not: gunluk ruh hali.. sanırım bi müddet s/b takılcam...